27 Haziran 2006

...ve ilk stajımın sonuna gelirken.-.-.giderayak....

Çok yakında Doğuş Oto - Audi'deki stajım bitiyor.

Neler öğrendim?

1. Kimde ne kadar para olduğu hiç belli olmuyor. En pahalı arabaya bile kolayca alıcı bulunuyor. Ayağında plastik plaj terliğiyle gelen adam 15 dk içinde 250 milyarlık arabasının siparişini tamamlıyor, akşama kapora yatmış oluyor.
2. Müşteri ne olursa olsun maksimum ilgi bekliyor.
3. Kapriste sınır yok.
4. Güzel kadınlar, çirkin kocalar yardımıyla süper arabalara sahip olabiliyorlar. (Ve akıllı kadınlar, cimri kocalarına kesenin ağzını açtırabiliyorlar. Helâl diyorum.)
5. Gece ne kadar uyursam uyuyayım, müşteri gelmeyince masada uyuyakalmayı başarabiliyorum:((
6. Koskoca sergi salonunda (showroom'un TDK'daki karşılığı) kahve-süt tozu-şeker üçlüsünü küçük kaplarda bulundurarak, oradaki sıcak-soğuk su sebili ve kağıt bardaklar yardımıyla kendi kahvelerini hazırlayabileceklerini, böylece her seferinde kafeteryaya gitmek zorunda kalmayacaklarını akıl edebilen tek bir insan dahi bulunmayabiliyor. (ehehehee Emre Abi çok sevinmişti valla ben salona küçük bi çay ocağı kurduğumda:) Gerçi çay değil, kahve ocağı diyelim. aslen çay da yapılır ki neden olmasın? Sallama çay hani...)
7. Her ne kadar yeni yetme stajyer yaratıklar olsak da satış temsilcileri tarafından sanki orda çalışıyomuşuz gibi, ayrımdan yoksun muamele görebiliyormuşuz.
8.Otomobil satışı bana göre diilmiş pek. Daha doğrusu, sanırım *showroom* işi bana göre değil sanırım. Gerçi büyük konuşmamak lazım ama...
9.Böyle bir yerde çalışmak için Bilkent İşletme'de 4 yıl kasmak gerekmiyormuş. Ağzın laf yapacak, biraz kafan çalışacak ve kıvırmanın inceliklerini bileceksin. (Evet. Ne yazık ki:((
)
10. Her zaman söylerdim, bu sefer bizzat tecrübe ederek inandım: Okul hayatını öpüp başımıza koymamız lazım. Eğer 8.00-18.00 bir işiniz varsa akşam eve dönünce pek bi şey yaacak enerjiniz kalmıyor. Mesela dün biraz uzandım, bir uyuyakalmışım ki saat 11 olmuş!!! Gecenin o saatinde kalktım akşam yemeği yedim iyi mi?!? Sonra da 12'de tekrar yattım. Yetmiyor yetmiyor valla...
11. Amirler: Önemli nokta--> Bazen çok samimi görünüyorlar. "Kanka" muhabbeti yapıyorlar; ama yine de sizden kırılıp bükülmenizi ve onların esprilerine karşılık vermemenizi bekliyorlar. Eh naapalım, beterin beteri var diye katlanıyosunuz. Hehe cidden ama burda insanlar öyle el etek öptürmüyolar neyse ki. Amirler gerçekten çok samimî; ama, dediğim gibi, aynı semimiyet seviyesini sizin göstermemeniz gerekiyor. Bi alt seviyede kalmak oldukça güvenli. Satış müdürümüzü pek sevdim aslen. Bi de pazarlamadan sorumlu bir başımız var, o da pek şeker. Komik bir insan aslen. Ama esprisine gülünce niye sert çıktığını anlayamadım. Neyse ya onu da öyle kabullenmek lazım. ;)
12. Dünya, göründüğünden çok farklı. Bu devirde kimseye güvenmeyeceksin. Artık daha bilinçli bir müşteriyim.
13. Atlarımız "Bilmemek değil, öğrenmemek ayıp" demiş. Ne var ki, bunu bilmeyen insanlar her yerde karşınıza çıkabilir. Hadi bi de kendileri her şeyi biliyor olsalar neyse de...
14. Müşterilerin garip istekleri ve ölümcül yanlış anlamaları olabiliyor. (Bkz. Yıllık bakıma randevusuz çıkagelen kadın ve seçeneklerini bizzat oluşturarak siparişini verdiği Q7'sinde navigasyon olmadığını farkedince dumura uğrayan adam.)


Aslen daha çok var tabii ki ama hepsini buraya yazarsam muhabbete bi şey kalmıcak di mi?!?

:P

Hiç yorum yok: