10 Temmuz 2006

...Serin sular...

Uzun sürmediğine sevindim.

Hiç aramamandan korkuyordum.

Ohhhh... rahatladım. Keşke Karamürsel'e dönmemiş olsaydım da bir görebilseydim seni.

Seni çok seviyorum ben.

Hep arkadaşım kal olur mu?

2 Temmuz 2006

Bunu bana nasıl yaparsın?!?!?!

İnsan, sevdikleri tarafından umursanmayınca üzülüyor. En azından ben üzülüyorum. Kızıyorum da... Ama nedense susup, hatasını kendi kendine anlayıp, hazmedip benden özür dilemesi için sabredemiyorum. Hemen kızgınlığımı ve üzüntümü belli ediyorum, doğrudan yüzüne söylüyorum, o da bi şekilde kıvırıyor. Hiç hoş değil. İstediğim bu değil. Gerçekten hatasını anlamasını ve benden, içinden gelerek özür dilemesini istiyorum. Olmuyor.
Yau aslında buna bile gerek kalmamalı! Beni haftasonu davet ediyosun, hem de bütün yıl okul boyunca konuşup da yoğunluktan gerçekleştiremediğimiz bir aktivite için... Program sana bağlı, bir-iki halledilebilir sorun çıkıyor, çözdüm ya da çözemedim şeklinde bir haber bekliyorum senden. Sense sanki hiç umursamıyorsun. Değil telefon açmak, bir mesaj bile çekmediğin gibi bir de telefonunu kapatıyorsun!
"Aradığınız kişiye şu anda ulaşılamıyor, lütfen daha sonra tekrar deneyiniz...."
Bu cümle, muhtemel aktivite gününe bağlanan gece saatin 1'inde beni nasıl deli ediyor biliyor musun????
Diyorum yau acaba kesin gidiliyor diye konuşmadığımız halde, benim gideceğimizi tahmin ettiğimi mi sandı? Yoksa hani iptal oldu da söylemeye yüzü olmadığı için mi aramıyor? (-ki gereksiz. Gayet de iptal edebilirsin, bunda bi gariplik yok. Olay, haber vermemenden cereyan ediyor.)
Seni bu kadar çok seven bu insanı bu şekilde umursamazlıktan gelerek savuşturman...
Yakıştıramadım sana.
Belki de fazla yüceltmişim seni gözümde... Çok üzüldüm.
Benim için önemli bir insan olmasan bu davranışın umrumda olmazdı. Sorun etmezdim. Anca arkandan bi miktar konuşurdum, yüzyüze geldiğimizde de espiriyle karışık biraz laf sokardım, sen de "ya kusura bakma, öyle oldu" derdin, geçiştirirdik, bu kadar olay yapmazdım.
Ama sen..
Sen başkaydın benim için. Başka yerlerde adın geçtiğinde nasıl bahsediyorum biliyor musun senden? Seni az tanıyan insanlar 'vay be hiç de göstermiyor valla, ne adammış be!' diyorlar...İmreniyorlar.
Dayanamayıp, gecenin 1 buçuğunda msn'e giriyorum. Yoksun. 2 dk sonra sen de geliyorsun, beni listende görüp selam vermeni bekliyorum. Sonra da "yarın saat bilmemkaçta bulşuyoruz" veya "ya kusura bakma, şöyle şöyle oldu, haber de veremedim, program iptal oldu." demeni.
Ama yok.... Senden ses seda yok. En sonunda dayanamıyorum yine ve ilk mesajı ben atıyorum yine! (Bunu da kendime yediremiyorum)
ve ardından beni şu diyaloğa mahkûm ediyorsun:
Ayş: eeee?
X: ?
X: İptal oldu söylemedim mi?
X: pardon
Ayş: Aferin.
Ayş: İyi geceler.
X: Sana da.
Ben seni bu kadar çok severken, seni gerçekten arkadaşım bilirken senin bana böyle umursamazca davranmanı kaldıramadım ben.
Kaldıramadım.