25 Aralık 2006

...Yazıvermişçesine...

Aslında başka bir şey yazacaktım, ama bunlar çıktı klavyemden. Nasıl oldu bilmiyorum. Hiç de alâkası yoktu bununla o yazmak için oturduğum konunun.... :)

------

Parmak Ucu

Sevdiğin iki kelimeyi sürekli kullanmak gibi hani
Yerli yersiz
Kumun altındaki yengecin sabrı gibi sonra
Ya da bir oğlağın inadı
Sevgilerin de sonu olduğuna inanmak istemezcesine

Bir teke gibi tırmanırken kayalıklara
Dönüp aşağı baktığında
Görürsün
Tüm eziyetlerin,
Zorulukların,
Acıların,
Kederlerin
Aslında ne kadar küçük, uzak ve silik olduklarını

Ve dersin ki

Zamanından önce açmaz çiçekler


Ayşegül Girgin (25 Aralık 2006)

3 yorum:

Tymaut dedi ki...

hissettiklerimiz çok basit şeyler aslında de mi... şu laf çok hoşuma gidiyor: Adamın biri ayakkabısı olmamasına çok üzülüyormuş, ta ki ayakları olmayan birini görene kadar. Bunun gibi bir şeydi sanırım. Yani yaşadığımız en büyük eziyet, acı, üzüntü o ana kadar yaşadığımızın en büyüğü. Belki de ufacık sorunları bu kadar büyütmemizdeki yeteneğimizden dolayı her sorun bize büyük sorun gibi geliyor.

alakasız oldu sanki yazıyla ama içimden geldi :D

Ayşegül (Patamushta-потому что) dedi ki...

A-aaa ayıp ettin.

Sen yazarsın da alakasız olur mu hiç?

Adsız dedi ki...

ayaginiza vuran ayakkabinin kiymetini bilin, size butun dertlerinizi unutturur.

bu da alakasiz ama iste ayak ayakkabi gecince aklima geldi :))