Onca koşturmacanın, son dakika değişikliğinin, son anda verilen kararların, geceyarıları açılacak olan çevrimiçi emlak listelerine ilk girmek için çabalamaların, yazlık kışlık tüm gardrobu bavullara sığdırmak için ter dökmenin ve banka-konsolosluk-noter üçgeninde mekik dokumanın ardından nihayet Lund'dayım.
Sanırım hayallerimdeki şehri buldum. Hem de tesadüfen. İlk gün 65 kiloluk bavul-çanta yükünü taşırken bile yakınmadım. O kadar güzeldi ki her yer, aç/susuz olmam da umrumda değildi, sırtımdan akan terler de, henüz bir odaya yerleşemeyecek olmam da. Malmö'de bir hostel'de yer ayırmıştım ve onca yükü oraya taşımak istemediğimden, henüz tanıştığım Çinli arkadaşım G'nin de teklifi üzerine eşyalarımı onun odasına bıraktım.
O ilk günümü anlatmaya kalksam sayfalar sürer; çok şey yaşandı çok şeye şaşırıldı, çok şey öğrenildi... Çok da eziyetliydi aslında ama şimdi yazamıyorum bile. Sanırım unutmuşum.
En iyisi birkaç fotoğrafla özetleyeyim neden burayı çok sevdiğimi.
Bu ilki, okula giderken yolumun üzerindeki sayısız şirin evden biri:
Ekonomi ve işletme fakültesi ana binasının içi. Nam-ı diğer Holger Crafoords Ekonomicentrum.
Arkadaki bina, kayıtların yapıldığı, okulun idari birimlerinin bulunduğu yer.
Bu da yine okulun binalarından biri. Ne binası olduğunu en yakın zamanda öğreneceğim.
Nasıl???